Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | yapmayı amaçlamak | aim to do f. | ||
The directive aims to do just that. Direktif tam da bunu yapmayı amaçlamaktadır. More Sentences |
||||
Genel | yapmayı amaçlamak | aim to do f. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | (bir şey yapmayı) amaçlamak | aim to (do something) f. | ||
Mr Mantovani's report aims to provide the space to do so from a European perspective. Sayın Mantovani'nin raporu, Avrupa perspektifinden bunu yapmak için bir alan sağlamayı amaçlıyor. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | (bir şey yapmayı) amaçlamak | aim to (do something) f. | ||
Article 152 aims to regulate public health issues. Madde 152 halk sağlığı konularını düzenlemeyi amaçlamaktadır. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Deyim | bir şeyi/bir şey yapmayı amaçlamak | set your sights on something/on doing something f. | ||
Deyim | bir şeyi/bir şey yapmayı amaçlamak | have your sights set on something/on doing something f. | ||
Sport | ||||
Spor | (oyunda atış sonrası koşarak) birinci, ikinci, üçüncü kaleye ulaşmayı ve sayı turu serisi yapmayı amaçlamak | hit for the cycle f. | ||
Spor | (oyunda atış sonrası koşarak) birinci, ikinci, üçüncü kaleye ulaşmayı ve sayı turu serisi yapmayı amaçlamak | go for the cycle f. |